17 Temmuz 2013 Çarşamba

yeşil.. ( başlık konuya uygun olan değil,içinden gelendir)

Tam da bittiği dediğin yerden başlar hayat. Hayallerinin yıkıldığı yerden yeni düşünceler türer zihninde..Ne yapabilirim de yaşamım daha iyiye gider diye..Çırpınırsın..Netice alamazsın belki ama o çırpınış seni başka bir boyuta taşır..Tıpkı yeni doğmuş bir kuş gibi kanatlarını çırpmayı öğrenirken,yeni ufuklara doğru uçmayı öğrenirsin..Kendine doğru bir yolculuktur yaptığın..Kendi aklında oluşturduğun o soyut sınırların,somutlaştığını görürsün..Neler yapabileceiğini önceleri sadece hayal ederken, sonraları sadece yaptıklarından bahsedersin..Ya da yapmadıklarından..
Bütünüyle değişir hayallerin..Yeni bir şekil veriyorsundur hayatına,o alışageldiğin davranışlarını değiştiriyorsundur bir bir..Belki de sadece içinde bulunduğun durumun yoğunluğuyla aldığın kararlar bunlar ve yapamadıkların listesinde yerini alıcaklar tıpkı eski dönüm noktalarında aldığın ve uygulamadığın kararlar gibi.
Olsun..
Bu kararların tamamını uygulayamasan da, izler bırakıyor ya yaşamında, o da yeter..Seni içinde bulunduğun o karanlık yuvadan alıyor, bir şeyi istediğinde çırpınabileceğini ve sonuç nolursa olsun Allah'tan geldiğini görebiliyorsun ya işte bu yetiyor içindeki sıkıntıları gidermeye..Tamam gitmiyor :( Ama hafifliyor diyelim işte..
Her gecenin bir de sabahı vardır klişesi..

Bundan tam 4 yıl önce, 2009 yılının 19 Ağustosunda, yaşamım baştan aşağı değişmişken,insanlara olan inancım bitmişken yeni bir şehir ve üniversite fikri beni tüm muazzamlığıyla cezbetmişti ve bir anda kötüleşen hayatım yerini umut dolu bir geleceğe bırakmıştı.. Sonra Aksaray'a gittiğimde tekrar kötüleşti..Ya da ben öyle sandım..Şimdi düşünüyorum da ne çok şey öğrendim ben orda..Mesela üniversitenin , o tanıtım kataloglarında ya da günümüz saçma dizilerinde gösterildiği gibi, elinde gitarıyla çimlere oturup şarkı söyleyen insanlardan ibaret olmadığını öğrendim..Evet,bir ergendim ve hayalim bu ve benzeri şeylerdi nolmuş :( Yaşamaya tahammül edemedim ve kaçtım..Kaçtığım o şehir diil, kendi yalnızlığımdı..İçimdeki çocuk ruhtu..Çünkü benim arkadaşlarım benim gibi olmalılardı..Aynı müziği dinlemeliydik..Aynı kitapları okumalıydık..Aynı filmleri izlemeliydik..Geçmişte bir yerlerde aynışeyleri yaşamalı ve ortaklıklarda buluşmalıydık..Ama tüm bunlar olurken,yaşam tarzları da bana uymalıydı..İşte tam da bu noktada başladı yalnızlığım. Artık bunu yalnızlık diil, kendimle baş başa kalma olarak tanımlayacağım..iyi ki kalmışım da arkadaşlığın aynı müziği dinleyip dinlememekle alakası olmadığını kavrayabilmişim..

Her neyse anlatmak istediğim bundan çok daha farklıydı.. Aksarayda içinde bulunduğum bana dünyanın sonu gibi gelen,her gün ağladığım geçmek bilmeyen günlerim aslında o kadar da çekilmez diilmiş..Sonraları fark ettim..
E o zaman, bir kaç yıl sonrasında da şimdiyi düşündüğümde sadece güleceğim değil mi ? Herkes böyle söylüyor..Ben de inanıyorum..Kendimi kandırmaya her zaman bayılmışımdır :) Tabi ki kandırmıyorum! Öyle olacak biliyorum..Duygular hafifleyince mantık devreye giriyor ve ben arada sırada yakınlarımdan geçen o mantıklı ruh halini seviyorum..

Dün tüm gün ağladım..Akan her bir damla, içimdekilerden arındırdı beni..Güçlü müyüm, hayır..Mutlu muyum, hiç değilim. Ama çırpınmak her zaman uçmak diilse de, uçmak çırpınmalarla mümkündür..Ve ben birgün uçabilme ihtimalimi sevdim :)
"Kanatlarım yoktu benim..Ama bir zamanlar melektim." Buraya tam da yakışıyor diye yazdım kanat manat.(Redd en sevdiğim grup olabilir.)
Ama bugün başka bir şarkı paylaşım var ki o da şudur : http://www.youtube.com/watch?v=NoDSuNUILH8

14 Temmuz 2013 Pazar

Metin içinde kaç kez "zaman" kelimesini kullandığımı bulunuz :(

Bir insan, hiç tanımadığı bir insanı nasıl sever sorusunun benim için cevabı birkaç gün önce hayatını kaybetti.
Ölüm..Çocukluğumdan beri düşündükçe içimi ürperten şey. Bir çeşit korku benim için... bunların hepsi daha önce hiç yakınımı kaybetmedğim için böyleydi sanırım.Birkaç gün önce, ilk kez sanki benim yakınımmış gibi benimsediğim birini kaybetmenin acısını yaşadım.
Hiç tanıyamıcak olmanın üzüntüsü içimde..Hıçkırıklar kulaklarımda..En kötüsü de çaresiz kalmak..Ölümün o soğuk duruşuna hiçbir sıcak yorum getiremiyor olmak..

Zaman akıp gidiyor..Tutamıyoruz,değiştiremiyoruz..Bunun farkında olup hata yapacak kadar gözümüz pek. Zamanın yutan eleman olma özellğine güveniyoruz belki, kimbilir..Geçmişi bir kara delik gibi yutan zaman,geleceğe açılan bir kapı sanki. Bu yüzdendir kalbimizi yeniden birilerine açabilmemiz.
Yutuyor yutmasına da, elbette hasarlar bırakıyor hafızada..En güzel anıların gölgeleniyor. Fotoğraflara bakamıyorsun duyguların hafifleyene kadar..Ve kaçınılmaz son,bizden alıp yuttuklarını yine zamanla unutmak..
"Zamanla geçer." büyüklerimizden duyduğumuz ilk teselli cümlelerinden.. Zamanla geçiyor gerçekten..Tamamen değil elbette küçücükte olsa bir nokta kalıyor zamanın yutamadığı..Araya ikinci bir nesnenin şahsın girmediği, doğrudan insanın kendisini ilgilendiren bir şeyi tümüyle nasıl zamana vereblr ki insan..Kabul eder mi zaman, demez mi "benliğini kaybediyorsun" diye. İşte, o küçük noktaları görmezden gelmek dünyanın en saçma davranışı. Ertelediğin,düşünmekten kaçtığın senin kendi hayatın..Kendi yaşanmışlıkların,kendi hataların..
Şu an yaptığım bu mu bilmiyorum.. Bir sorun var biliyorum, ne diye sormaya cesaretim yok.

Her neyse, obur demişler bana, itikadımca obur betüldür  :)  Geçmişte kalan ama benim için etkileri hala devam eden arkadaşım..Her ilişkide benzer sorunlar yaşanıyor.. Alışageldiğin davranışların değiştiğini görmek, her insan için saçmalamalara neden oluyor. Ve bizim duygularla yönetilen beynimiz, ben ne yaptım da böyle oldu diye düşünemiyor maalesef. Suçlamak her zaman en kolayı çünkü. Aşkta empatiye yer yok. Mantığa yer yok.. Varsa zaten o aşk olur mu bilmiyorum..Hep derim,böylesine yoğun şeyler her zaman hissedilmiyor..Bence seviyorsan peşinden gitmelisin yorgunluk nedir bilmeden.. Aşk fedakarlıktır,demiştim :)

Nerden nereye geldim. Yaşamın garantisi yokken, bence şu erteleyip durduğumuz konuşmayı yapmalıyız artık. Sorumsuz olabilirim ama sorunun sadece bu olmadığı çok açık ve ben bu kadarını hak ediyor muyum,emin değilim..

Emin olduğum birşey var ki, Lana Del Rey diye bir gerçek var. Dinleyin dinlettirin.. http://www.youtube.com/watch?v=Bag1gUxuU0g