19 Ocak 2018 Cuma

Müzik Kutusu

Anlaşılmayacağını düşündüğü konularda açıklama yapmayalı çok olmuştu. Yorgundu, fazlasıyla..
Ruhunun özünü anlayabileceğini düşündüğü insan neredeyse yoktu, yalnızdı bir hayli..
Anlatmasına gerek kalmayacağını düşündüğü sade yaşamı çok değil, biraz onunla ilgilenenlerle dolsa belki değiştirebilirdi içindeki çekingen kimseyi.
Ama hiçbiri olmadı.  Başkalarını özgürleştirdikçe kendini hapsetti rahatsız etmememe çemberine..Amaç güzeldi, çok özeldi.. Gidiş yöntemi yanlış..
Kendini bir şeye, kimseye veya duyguya hapsettiysen kimse seni orada ziyarete gelmezdi..
Hapisteydin sen, hem yıllar sonra suçsuz olduğunu fark ettiklerinde, ki bu farkındalık için sadece tecrübe kazanmaları yeterliydi , yine aynı şekilde özgür bir dünya vaadedebilecek kadar iyi miydin gerçekten? Yoksa kırgınlıkların bağışlayamacağın bir çığa mı dönüşmüş olacaklardı..
Yine, yine ve yine, gelecekten bakmak istedin yaşamına.. Merak ettiğin bağışlayıp bağışlamayacağın değildi bu kez...Artık kimseyi olmasa bile , kendini çok iyi tanıyordun zira.. Merak ettiğin asıl mesele, seni nasıl bir yalnızlığa gebe bıraktıklarını görüp göremeyecek olmalarıydı..
Neredeyse hiçbir konuda net olmayan tavrın, melankolik ruh halinle savaşa düşmüştü işte yeniden. . Kazanan melankoli olmuştu. Evet fark edemeyeceklerini adın gibi biliyordun. Onların,melankoli diye adlandırdıkları, seninse aslında altını gözyaşlarıyla madde madde doldurduğun tecrübelerin geleceğin  simgesi olmuştu yeniden..
Burda asıl mesele başka kimseler değil de , sendin aslında.
Bu kadar farkındayken, bu kadar geleceği tahmin konusunda yanılmazken, nedendi birbirinin tekrarı ruhlara aynı özeni gösterişin?
Kendini her seferinde , ne yapacağını bilemez halde bulduğun o tahta masa bile  nesneleşmekten öte özneleşmiş, yalnız anlarının yegane sığınağı, biricik dostun olmuştu da gerçek özneler nerelere gizlenmişti?
Sen mi çıkarmak zorundaydın onları hep saklandıkları yerden?
Hiç değildin.
Kendine misyon edindiğin bu gereksiz anlayış bir süre sonra sanki yapman gereken gibi olmuş, kuru bir teşekkür bile reva görülmemişti senin anlamak için merveüstü bir çaba sarf ettiğin onca anlayışa..
Kendini aşarak davrandığın her davranışa sessiz teşekkürlerdi beklediğin, birebir aynı karşılıklar bile değil..
Çünkü , baban daha küçük yaştan itibaren seni birebir karşılık beklememe konusunda eğitmişti “arkadaşların bizde istedikleri kadar kalabilir, ama kalmaları senin de onlarda kalacağın manasına gelecekse, kalmasınlar” sözleriyle..
Bencil bir düşünceydi evet, ama sen bundan alman gereken dersi çok başka almış olacaksın ki yaptığın hiçbir fedakarlığa karşılık beklemedin bugüne kadar..
 Bir şeyler beklediğin doğruydu...Ve onlar, biraz anlayış, çokça sevgiydi. Hepsi bu..
Sen anlattın bunu eskiyen cümlelerinle de, bir anlayan çıkmadı.
O halde anlatmayı kes artık.
O halde,dinleme sen de onları.. Sadece kendilerini ve benzer ruhları inandırabilecekleri samimiyetsiz konuşmalarını dinleyip, en lüzumsuz tavırlarına bile bir anlam yükleme.
Bu kez affetme.
Bu kez açıklama dinleme.
Dinlediğin tek şey, müzik olsun.
Gerçekleri anlamanı sağlayan canın müziklerin...
En sevdiğin nesne olan kar kürelerindeki müziklerin belki.
Müzik başlasın, sen dahil , tüm insanlık sussun.
Lütfen bu kez sonsuza kadar...

https://youtu.be/vt1Pwfnh5pc

18 Ocak 2018 Perşembe

Bitti rüya

Bir varmış bir yokmuş.. Evvel zaman içinde , kalbur saman içinde ülkenin birinde güleryüzü ve iyi niyetiyle herkesi kendine hayran bırakan bir genç kız yaşarmış.. Aslında olması gerekenin aksine, herkesi hayran bırakmazmış.. Takdir etmeyi hiçbir zaman beceremeyip , hep takdir edilmeyi bekleyen ruhlar, kimseye hayran olamazmış zira. Ama masalmış bu ya, her şey en uçta olmalıymış..
Hayatı masal gibi gören bu genç kız, masalardaki gibi davranmayı kendisine ilke edinmiş..çok sevmiş mesela, en uçta.. çok özlemiş mesela, iliklerinde hissetmiş özlemi..kimsenin aklına gelmeyecek şeyleri , sırf insanlar mutlu olsun diye yapmış.. uzakları yakın , olmazları olur kılmış.. kendisi bile şakşkınken nasıl yapabildiğine, insanlar sanki olması gereken buymuş gibi yaklaşmışlar..
gerçek dünyada yaşayan insanlar, tüm realiteleriyle mutlu olmamışlar tabii.. yılmamış, bir kez daha üzerine düşmediği halde görev edindiği şekilde davranmış.. yine olmamış. Kaya kalplerini parçalayıp , küçük taşlar haline bile getirememiş..
Bu kez masallardaki gibi en kötü olmak istemiş. En gaddar. En insafsız.
Ama olamamış. Ruhu hiç tatmamş ki bunları, tanımamış...
Öfkelenmiş bu kez, kendine en çok.. Neden normal bir insan gibi değilmiş tepkileri? Neden kırıldığını söylerken bile kırmaktan korkup susuyormuş ki.. Neden bağıra bağıra , yanlış yaptınız diyemiyormuş onlar gibi sahi?
Cevabı bir ömür aramış bulamamış.. yaptığı küçük yanlışlar, diğerlerinin en büyük doğrularından bile doğruyken, neden böyle insanları hayatının nerkezi yaptığını bulamadan ölmüş, gitmiş.
Masal burda bitmiş.
Masal tam da bugün bitmiş.
Gökten üç elma düşmüş..
Çürük olan, kötü kalpli insanlığa.
Tatsız olan, elinden gelenden fazlasını yapıp karşılık bulamayanlara.
Güzel olan da benim naciz bedenime.
https://youtu.be/4zLfCnGVeL4