21 Eylül 2013 Cumartesi

iade-i blog

Geçen gün hayatın en önemli duygusunun ne olduğunu buldum.."Güven"
Mesela onun yanında hissettiğin huzur, onunla geleceğe dair kurduğun hayaller, neyi neden yapıp yapmadığını anlayabilmenin tek yolu birine güvenmekten geçiyor.
Mesela, birini mutlu etmenin yolu bazen ona birazcık güvenmekten geçiyor...
Yıllar yıllar önce M.Y. daha küçücük uafacık tefecik bir çocukken, ilk kahramanına güveni kırıldı..Ve o günden sonra hiçbişi eskisi gibi olmadı. Sonra ilk kahramanın M.Y.ye güvene kırıldı..O günden sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmadı...
Öyle ki, tam da onun istediği gibi bir hayat yaşadığım halde içimdeki tüm isteklerimi bastırdığım halde, hala birşeyler eksik. Ve o şeylerden en önemlisi güven.
Çok kırgınım..Keşke uzaktan bir gözü olsa ve benim yapmadıklarımın korkumdan değil de, onu üzmemek için olduğunu anlasa..Ah bir anlayabilse..
Oysa ben ilk konserime (bir çilekeş konseriydi) onun izniyle gitmiştim..Birbirimize aynı evin içinde yabancı olduğumuz günlerden birinde tüm cesaretimi toplayıp odasına gidip izin istemiştim...Karnımda kramplarla!
Sonra reddedildi isteğim..Bişi demeden odadan çıktım..Ertesi sabah konser kaçtaydı diyip, birazcık para verip iyi eğlenceler diledi. Hayatımın en mutlu günlerinden biri o gün olabilir.. Hatta babamın konser kaçtaydı diye soruşu en en en mutlu hissettiğim anlarımdan biri olabilir..
Neyse, bu konuya çok değinesim yok. Birgün çocuğum olursa, ona da, çevreye de güvenicem ben! Elbette belli değerlere sahip bir çocuk olursa,annesi gibi :)
Babama kırgınlığımın dışında, bu aralar hissetmediğimi fark ettim. İyi kötü hiçbir şey. Tükenmişlik sendromu tam olarak bu olmalı :/  Hiçbir şey, hiçkimse umrumda değil.
Yaşamımın derinliklerinden ağır ağır yükselen güneş, soluk ışıklarını saçmakta dört bir yana..Güneşin içimdeki bu karanlığı aydınlığa çıkarması için, içimdeki tüm karamsar sis bulutlarından sıyrılıp parıl parıl parlaması için kaç gün,kaç ay,kaç mevsim geçmeli bilmiyorum. Tek bildiğim bir an önce saklandığı yerden çıkmalı. Hem de öyle sözüm ona filmdeki gibi "saklandığı yerden aşk için" falan diil, bir parça huzur için çıkmalı..
Yaşamımdaki sorunların kökenine indiğimde, hepsinin merkezinde kendim olduğunu görüyorum. Ben ve yanılgılarım... O kadar çoklar ki, uçsuz bucaksız bir deniz gibi...Sığ olanlarından değil, sürekli dalgalanan bir deniz bu. İçimde ne fırtınalar kopuyor a dostlar! İçimde fırtınalar yüzümde maske  klişesi :(
Her yazısına klişe bir cümle katan klişe M.Y iticiliği :/
Özeleştirimi de yaptığıma göre, çok uzun zamandır gizi gizli takip ettiğim, takip etmenin ve edilmenin yalnızca follow butonuyla alakası olmadığını birbirimize gösterdiğimz bir arkadaşıma yazmak istiyorum..Uzun zamandır yazmak istiyorum,çünkü iyi değil biliyorum..
Keşke hep iyi olsa..
Her ne kadar bana karşı kendini suçlu hissetse de, ona hiç kızmadığımı bilince rahatlar belki. Onu öylesine iyi anladığımı bilse, tekrar kendine inanır belki. Çünkü, her ne kadar kendi bunu kabul etmese de o tam da benim ve diğer tüm arkadaşlarının inandığı çocuk. Başından beri öyleydi ve görüyorum ki öyle de olacak.
Aslında tanışmamız  çok eskilere dayanmadığı halde niyeyse bana uzun yıllardır tanıyormuşum hissini yaşatan arkadaşım..Hayat seçimlerden ibaret, ve kesinlikle sen doğru olanı yaptın. Sonu iyi olmadı belki ama önemli olan senin de söylediğin gibi pişman olmamak. Çünkü seçimlerimizi yaparken, buna değerdi değmezdi diye düşünerek yapamayız. Belki bazen yaparız da, söz konusu ikili ilişkiyse, hele aşksa, hiçbir karşılık gözetmeden peşinden sürüklenir gideriz..Bazen gittiğimiz bu yolda, birilerini kaybederiz..Her seçim bir vazgeçiştir klişesi :) (yazmasam olmazdı)  Ama ama ama her mantıklı insan -ki burda bu kişi ben oluyorum- bu vazgeçişin nedenini anlayabilir inan bana..Evet sinirlendim, kızdım, ama ben olsam napardımı düşündükçe de tüm o kırgınlığımın yerini biraz özlem aldı..
Güven diyorum tam da böyle bir şey.  Beni incitse de, beklemediğim bir şekilde, beklemediğim biriyle gitse ve beni yoksaymış gözükse de, aslında hep bir yerlerde varolduğumu biliyordum. Yanılmadım.. Çünkü samimi ilişkiler asla son bulmazlar.Zaman zaman koparlar belki, ama birgün bir yerlerde tekrar kesişir yaşamları. İşte o gün, saatlerce sohbet etme, o süreçteki tüm detayları merakla,ilgiyle dinleme vaktidir.
Şimdiyse biraz müzik ve ardından uyku vaktidir.
http://www.youtube.com/watch?v=Zx4Hjq6KwO0





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder